Dün akşam kızlarla Çıkrıkcılar Yokuşunda kumaş bakmaya gittik iş çıkışında.Önce Suluhanı gezdik. Malum Bebek işleriyle uğraşmaktayım ne de olsa bebek şekeri malzemeleri filan baktık. Orada birşeyler içtikten sonra vurduk kendimizi Çıkrıkcılar yokuşuna.... Duck kumaşları Nazandan öğrendim, hem güzel desenleri var hemde tok bir kumaş. Epeydir salonuma kirlent dikmek istiyordum. Bunu aslında fon perdemin artan kumaşlarından yapacaktım ama duckları görünce İstanbul desenleri olan bir kumaşla yapmak istedim ve kumaşımı aldım. Birde çantalık, birde balkon sandalyelerine derken epeyce kumaş aldım anlayacağınız. Hazır dikişte de kendimi aşmışken he he he. Değil mi ama.... Neyse diktekçe eklerim artıkın kih kih kih.
Eeeee o kadar gezme bizi yordu tabiii, havanın sıcağını hiç katmıyorum ortaya daha.... Pirinç hana girelim ve biraz oturalım dedik ama... Orası da bizi kabul etmedi, kına gecesi varmış..... Pirinç handan çıktık kafamı bir kaldırdım Cafe Saklı Teras.....
Kızlarla haydi bir de burayı deneyelim dedik. İki katlı şirin mi şirin, keyifli bir mekan, Samanpazarının o küçük, tarihi ve şirin mekanlarından, üst kata çıktık, hiç beklemediğimiz bir görüntüyle karşılaştık ve çok hoşumuza gitti. Ooooooh oturduk serin serin ve Ankara manzarası eşliğinde hayran hayran etrafı seyrederek. Nazanla aklımıza ilk şu geldi...
"Sana bir Kafeden baktım ey güzel Ankara...." sonra gülüştük kendimizce. Tabii ki bu
"Sana bir tepeden baktım ey Aziz İstanbul"du ve içimizden onu Ankaraya yakıştırmak gelmişti.... Bir kez daha anladım ben Ankarayı çooook seviyorum.
Siparişlerimizi beklerken yan masamıza iki bayan daha oturdu. Biz kendi aramızda, onlar kendi aralarında sohbet ederlerken, bir de baktıkki bir masa olmuşuz. Eeee böyle bir ortam olurda o anı ölümsüzleştirmezsek olmaz değil mi? Sizin anlayacağınız hayatımıza bir anda giriveren iki
CANLA daha tanıştık. Sn. Neşe Dilekçioğlu (THM sanatçısı) ve Meryem hanım. Bir muhabbet, bir muhabbet gönülden, gönül dilinden ve telinden... Varın siz düşünün artık gerisini.... Eeeee epeyce geç olmuş artık kafe kapanacak, birbirlerimizin telefonlarını alarak, ısmarlaştık ve bir sonraki görüşmeye diyerek ayrıldık oradan. (Bu arada ben o kadarda tombiş değilim yaaaa, gömleğimin önü kalkmış he he he)
Mekana gelince çok cici bir kızımızda girdi hayatımıza, çok keyifli, çok nezih bir yerdi. Hatta ben yanımda taşıdığım diyet yemeklerimi yedim ona bile karışmadılar. (Bilirsiniz genelde kafelere dışarıdan yiyecek getirmek yasaktır.) Sevgili Gözde Yaşar bu şirin mekanın işletmecisi, biz kendisini çok sevdik. Yukarıda bizi hiç yalnız bırakmadı, o sohbet o muhabbet arasında, bize sürekli birşeyler ikram etti. Eeee bir de Dilek Şekeri.... Aldık şekerlerimizi de içtik tekrar ikramlık çaylarımızı üzerine ve
EYVALLAH dedik kendisine tekrar görüşmek üzere diyerek.
Yolunuz Samanpazarına ve Çıkrıkçılar Yokuşuna düştüğünde eğer canınız keyifli bir Ankara Manzarası görmek, bir bardak candan bir keyifli çay içmek isterse adresi biliyorsunuz.
CAFE ESKİ ANKARA, Pirinç Sokak No 7/C Samanpazarı-Altındağ, Ankara, Tel 311 84 83
Hepinize keyif verecek bir haftasonu diliyorum. SEVGİYLE KALIN.
No comments:
Post a Comment